Geri dön

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

 

GÖZLERİM GÖZLERİNDE

Hep böyle  çocuksu mu bakar senin gözlerin?

Hep böyle içinde  uzak bir işik mi yanar?

Bakişlarinda beni dinlendiren bir şey var;

Kiyisindaymiş gibi en sakin  denizlerin...

Bir yelkenliyim şimdi  ben senin limaninda

Firtinalardan geldim sende dinleniyorum.

Bu huzur, bu sessizlik  hiç  bitmesin diyorum;

En eşsiz dakikalar  sürsün senin yaninda...

 

Hiç yumma gözlerini, işigin eksilmesin,

Gündüzüm aydinligim, ipek  böcegim benim!

Güz bahçemde açilmiş o son çiçegim benim!

 

Yorgun kalbim seninle elem nedir bilmesin;

Ayirma gözlerimden  çocuksu gözlerini,

O sakin o yalansiz, o kuytu  gözlerini.

Ümit Yaşar OĞUZCAN

 

 

BİR GÜN ANLARSIN

Uykuların kaçar geceleri, bir türlü sabah olmayı bilmez.

Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya,

Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında

Ne çarşaf halden anlar ne yastık.

Girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık.

Onun unutamadığın hayali,

Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine.

Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın.

Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

 

Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu.

Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin.

Gün gelir de sesini bir kerecik duyabilmek için,

Vurursun başını soğuk taş duvarlara.

Büyür gitgide incinmişliğin kırılmışlığın.

Duyarsın,

Ta derinden acısını, çaresiz kalmışlığın.

Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

 

Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin.

Niçin yaratıldığını.

Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini.

Uzun uzun seyredersin aynalarda güzelliğini.

Boşuna geçip giden günlerine yanarsın.

Dolar gözlerin, için burkulur.

Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

 

Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların.

Sevilen gözlerin erişilmezliğini.

O hiç beklenmeyen saat geldi mi?

Düşer saçların önüne, ama bembeyaz.

Uzanır, gökyüzüne ellerin.

Ama çaresiz,

Ama yorgun,

Ama bitkin.

Bir zaman geçmiş günlerin hayaline dalarsın.

Sonra dizilir birbiri ardına gerçekler, acı.

Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

 

Bir gün anlarsın hayal kurmayı;

Beklemeyi, ümit etmeyi.

Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir

Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi.

Lanet edersin yaşadığına...

Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın.

O zaman bir çiçek büyür kabrimde, kendiliğinden.

Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.

Ümit Yaşar OĞUZCAN

 

 

BENİ UNUTMA

Bir gün gelir de unuturmuş insan

En sevdiği hatıraları bile

Bari sen her gece yorgun sesiyle

Saat on ikiyi vurduğu zaman

Beni unutma

Çünkü ben her gece o saatlerde

Seni yaşar ve seni düşünürüm

Hayal içinde perişan yürürüm

Sen de karanlığın sustuğu yerde

Beni unutma

O saatlerde serpilir gülüşün

Bir avuç su gibi içime, ey yar

Senin de başında o çılgın rüzgar

Deli deli esiverirse bir gün

Beni unutma

Ben ayağımda çarık, elimde asa

Senin için şu yollara düşmüşüm

Senelerce sonra sana dönüşüm

Bir mahşer gününe de rastlasa

Beni unutma

Hala duruyorsa yeşil elbisen

Onu bir gün benim için giy

Saksıdaki pembe karanfilde çiğ

Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen

Beni unutma

Büyük acılara tutuştuğum gün

Çok uzaklarda da olsan yine gel

Bu ölürcesine sevdiğine gel

Ne olur Tanrıya kavuştuğum gün

Beni unutma..

Ümit Yaşar OĞUZCAN

 

 

İSTANBUL

Evin içinde bir oda, odada İstanbul

Odanın içinde bir ayna, aynada İstanbul

Adam sigarasını yaktı, bir İstanbul dumanı

Kadın çantasını açtı, çantada İstanbul

Çocuk bir olta atmıştı denize, gördüm

Çekmeğe başladı, oltada İstanbul

Bu ne biçim su, bu nasıl şehir

Şişede İstanbul, masada İstanbul

Yürüsek yürüyor, dursak duruyor, şaşırdık

Bir yanda o, bir yanda ben, ortada İstanbul

İnsan bir kere sevmeye görsün, anladım

Nereye gidersen git, orada İstanbul.

Ümit Yaşar OĞUZCAN

 

 

AŞK BAŞLAMADAN GÜZEL

Aşk başlamadan güzel,

Kalplerde heyecan

Bakışlarda korku olduğu zaman güzel...

Birbirimize sezdirmemek için çırpınış,

Başkaları görmesin diye çabalayış,

Gözlerim gözlerinin mavisine değdiği zaman...

Aşk başlamadan güzel....

Ümit Yaşar OĞUZCAN

 

 

ACILAR DENİZİ

Ben acılar denizinde boğulmuşum

İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını

Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni

Duyarım yosunların benim için ağladıklarını

 

Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime

Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını

Bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle

Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını

 

Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma

Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek

Baksana;herkes içime dökmüş artıklarını

 

Bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa

Bir deli rüzgar çıksa; alıp götürse

Yılların içimde bıraktıklarını...

Ümit Yaşar OĞUZCAN

 

 

ÇIKMAZ SOKAK

Bir daha dünyaya gelsem

Yine seni severdim

Beni üzesin diye

Beni deli divane edesin diye

Biliyorum

Sen de bir daha dünyaya gelsen

Yine beni sevmezdin

Kahrımdan öleyim diye

Ümit Yaşar OĞUZCAN

 

 

SEVİ

Ben senin en çok sesini sevdim

Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi

Önce aşka çağıran,sonra dinlendiren

Bana her zaman dost, her zaman sevgili

 

Ben senin en çok ellerini sevdim

Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak

Nice güzellikler gördüm yeryüzünde

En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak

 

Ben senin en çok gözlerini sevdim

Kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil

Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar

Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil

 

Ben senin en çok gülüşünü sevdim

Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran

Unutturur bana birden acıları, güçlükleri

Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman

 

Ben senin en çok davranışlarını sevdim

Güçsüze merhametini, zalime direnişini

Haksızlıklar, zorbalıklar karşısında

Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini

 

Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim

Tüm çocuklara kanat geren anneliğini

Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada

Sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini

 

Ben senin en çok bana yansımanı sevdim

Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni

Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim

Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...

Ümit Yaşar OĞUZCAN

 

 

BEN SENİ SEVDİM Mİ?

Ben seni sevdim mi? Sevdim, kime ne

Tuttum, ta içime oturttum seni

Aldım, okşadım saçlarını, öptüm

İçtim yudum yudum güzelliğini

 

Ben seni sevdim mi? Sevdim elbette

Bendeydi özlemlerin en korkuncu

Çıldırırdım sen ne kadar uzaksan,

Aşk değil, hiç doymayan bir şeydi bu

 

Ben seni sevdim mi? Sevdim doğrusu

Sevdikçe tamamlandım, bütünlendim

Biri vardı ağlayan gecelerce

Biri vardı sana tutkun; o bendim

 

Ben seni sevdim mi? Sevdim en büyük

En solmayan güller açtı içimde

Ömrümü değerli kılan bir şeydin

Sen benim bozbulanık gençliğimde

 

Ben seni sevdim mi? Sevdim, öyle ya

Bir çizgiye vardım seninle beraber

Ve bir gün orada yitirdim seni

Ben seni sevdim mi? Sevdim, ya sen beni

Ümit Yaşar OĞUZCAN

 

 

BÜYÜK YALNIZLIK

Önce çaresizlik çaldı kapıları

Sonra yoksulluk

Bütün aşina çehreler silindi aynalardan

Bir anda boşaldı dünya

Yapayalnız kaldık

 

Tez tükendi umut ekmeği

Bitiverdi suların hayali

Çevirdik derin bir karanlığa gözlerimizi

Sen ey büyük yalnızlık

Bir sen terketmedin bizi

Ümit Yaşar OĞUZCAN

 

 

MİLYON KERE AYTEN

Ben bir Ayten'dir tutturmuşum

Oh ne iyi

Ayten'li içkiler içip

Sarhoş oluyorum ne güzel

Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin

Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor

Şarkılar söylüyorum Şiirler yazıyorum

Ayten üstüne

Saatim her zaman Ayten'e beş var

Ya da Ayten'i beş geçiyor

Ne yana baksam gördüğüm o

Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor

Bana sorarsanız mevsimlerden Aytendeyiz

Günlerden Aytenertesidir

Odur gün gün beni yaşatan

Onun kokusu sarmıştır sokakları

Onun gözleridir şafakta gördüğüm

Akşam kızıllığında onun dudakları

Başka kadını övmeyin yanımda gücenirim

Ayten'i övecekseniz ne ala, oturabilirsiniz

Bir kadehte sizinle içeriz Ayten'li İki laf ederiz

Onu siz de seversiniz benim gibi

Ama yağma yok

Ayten'i size bırakmam

Alın tek kat elbisemi size vereyim

Cebimde bir on liram var

Onu da alın gerekirse

Ben Ayten'i düşünürüm, üşümem

Üç kere adını tekrarlarım, karnım doyar

Parasızlık da bir şey mi

Ölüm bile kötü değil

Aytensizlik kadar

Ona uğramayan gemiler batsın

Ondan geçmeyen trenler devrilsin

Onu sevmeyen yürek taş kesilsin

Kapansın onu görmeyen gözler

Onu övmeyen diller kurusun

İki kere iki dört elde var Ayten

Bundan böyle dünyada

Aşkın adı Ayten olsun

Ümit Yaşar OĞUZCAN

 

 

DENİZE KAVUŞAN NEHİR

Sen üzerinde nice şafakların söktüğü

Sevgi denizlerime akan büyük nehir

Sen biraz ışık, biraz tılsım, biraz büyü

Sen yıllardır yazıp bitiremediğim şiir

 

Durmadan bir gül açar ellerinde pembe

Sen nefes alışı en bakir güzelliğin

Gözlerin midir parlayan gökyüzünde

Bir güneş doğarcasına geceleyin

 

Ne zaman seni düşünsem yaşamak güzel

Bir bahar bahçesi olur güz bahçeleri

En karanlıklarda bile uzanır bir el

Kendiliğinden açar sabaha perdeleri

 

Sen varsan dallarda kuşlar memnun

Tüm çiçeklerin rengi değişik, kokusu başka

Öylesine gerçek ki var olduğun

Çarpar güzelliğin kıyılarıma dalga dalga

 

Tutsam ellerini içim ürperir hazdan

Başım döner gözlerin gözlerime değse

Kalan tek hatıradır gülüşün bir yazdan

Yokluğun da odur senin ölmek neyse

 

Sen bastığın yerde çiçeklerin büyüdüğü

Her zaman en güzel, her yerde eşsiz

Sen yaprak, sen köpük, sen kuş tüyü

Sen sevgi nehirlerimin aktığı büyük deniz

Ümit Yaşar OĞUZCAN

 

 

UNUTULMAYANLAR

Biliyorum, unutamayacaksın!

Ağır ağır geçecek mevsimler,

Bir bir ağaracak saçının telleri

Solacak albümde eski resimler.

 

Beni hatırladıkça için ürperecek,

Boşanan gözyaşlarını tutamıyacaksın.

Boşuna zorlama kendini, sevdiğim;

Biliyorum, unutamayacaksın.

 

Ve biliyorsun, ben de unutamayacağım,

Eskimeyecek içimde sana ait ne varsa

Şöhretmiş, servetmiş herşey geçiyor, inan

Dostluklar ve sevgiler kalıyor, kalırsa.

 

Sen benim gökyüzümdün, denizim, toprağımdın,

Şimdi bir hatıra olamazsın belirsiz, uzak

Biliyorsun bazı şeyler vardır elimizde olmayan

İşte öyle imkansız birşey seni unutmak.

 

Zannetme ki herşey bitti sevdiğim;

Birgün yeşerecek şu sararmış yapraklar.

Ve bundan sonra kim severse dünyada;

Seni ve beni hatırlayacaklar

Ümit Yaşar OĞUZCAN

 

 

İMKANSIZ AŞK

Falcı kadın yalan söylüyor yalan

Bizi birbirimiz için yaratmış Tanrımız

Nasıl mümkün değilse

Yıldızları toplamak gökyüzünden

Öylesine imkansız bir şey aşkımız

 

Kurudu gölgesinde oturduğumuz ağaçlar

Bahçelerde sevdiğin çiçekler kalmadı

Sadece hatıralarda ebedi olan

Vazgeçemediğimiz, unutamadığımız

Onlar bile bize yar olmadı

 

Unut benden kalan ne varsa

Unutmak tesellidir yalnızlığın

Güneşi bir kadeh şarap gibi içip

Delicesine sarhoş olmak

En güzel tarafı imkansızlığın

 

Ümitlerimiz fırtınalı denizler ortasında

Bir hurda teknedir şimdi

Dalgalar dünden daha zalim

Rüzgar daha hoyrat

Ne bulut var ufuklarda ne gemi

 

Mevsimler toz pembe değil

Gündüzler gecedir, geceler zindan

Güneşin doğmasını beklemek boşuna

Boşuna artık medet ummak

Taş kalpli zamandan

 

İnan ki! Kırılmış bir ayna gibi

Paramparça, kırık dökük aşkımız

Çaresizliğin, ümitsizliğin türküsü

Türkülerin en içlisi, en hüzünlüsü

Büyük aşkımız

Ümit Yaşar OĞUZCAN

 

 

BEKLEYEN

Hangi yalnızlıktır iten seni bu sığ sulara

Hangi şekilsiz gerçek bağlayan ellerini

Kattığın bir acı gülüştür düştüğün korkulara

Kim baksa gözlerine görür beklediğini

 

Saçında bir tel vardır, o çağırır hüznü

Ellerindir yorulmuş, anlaşılmamış, nemli, soğuk

Bir rengi vardır dudaklarının saklayan gülüşünü

Ne zaman baksam gözlerine ağlar bir çocuk

 

Ne kadar gülsen ortada kırıklığın öyle gerçek

Sen bir sarılarda, bir yeşillerde, bir morlarda

Sanki bir kederdir ömrün hiç bitmeyecek

 

Kimbilir seni bekleyen kim şimdi o yollarda

Bilmediğim, görmediğin kim çıkacak o romanlardan

Bir masal kahramanı mı? Ki kalmış eski zamanlardan

Ümit Yaşar OĞUZCAN

PAYLAŞ : Email Facebook Google Twitter